Suda İlaç Kirliliğini Önleme
İlaç endüstrisi, dünyadaki en büyük sektörlerden biri olmasının yanı sıra, özellikle su kirliliği konusunda gezegendeki en ciddi çevresel sorunlardan birini yaratıyor. Yakın zamanda yayımlanan bir rapor, doğal su kaynaklarında opioidlerden amfetaminlere ve hormon değiştirici ilaçlara kadar çeşitli maddelerin bulunduğunu ortaya koydu. Bu maddeler, maruz kalan hayvanların davranışlarını ve üreme süreçlerini olumsuz etkiliyor. Peki, ilaç şirketleri ve tüketiciler, ilaç üretiminden kaynaklanan su kirliliğini önlemek için neler yapabilir?
Kirliliğin Tarihi
ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), 1938 yılından bu yana yeni ilaçların onayından sorumlu. O zamandan beri 1.500’den fazla ilacın üretim ve satışı onaylandı. Ancak, bu sektörün ürettiği atıklar uzun süre dikkatle incelenmedi. 2002 yılında ABD Genel Hesap Verebilirlik Ofisi, yalnızca hayvan kullanımı için 13 milyon poundun üzerinde bileşen satıldığını tespit etti. ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu (USGS), yakın zamanda ülke genelindeki su kaynaklarında ilaç kalıntılarını test etmeye başladı. Porto Riko dahil 38 akarsuda yapılan testler, ilaçların veya bunların metabolitlerinin (ilaçların vücuttan geçerken oluşturduğu kimyasallar) varlığını ortaya koydu.
Bu tür su kirliliğini önlemek için neler yapılabilir?
Atık Su Arıtma
Atık sular, özellikle ilaç atıkları söz konusu olduğunda yeterince arıtılmıyor. Dünya genelinde atık suların yaklaşık %80’i arıtılmadan yeraltı sularına geri dönüyor. Gelişmiş ülkelerde bile atık suların sadece %70’i çevreye salınmadan önce arıtılıyor.
İlaç kirleticilerini yerel su kaynaklarına ulaşmadan önce ortadan kaldıracak yeni su arıtma yöntemlerine ihtiyaç var. ABD gibi bazı ülkeler sıkı atık su test standartları uygulasa da, diğer ülkelerde yerel suları ilaç atıklarından koruyacak gerekli yasalar bulunmuyor.
Örneğin, Hindistan son dönemde bu konuda dikkat çekiyor. Yalnızca Bengaluru’da günde 15 tondan fazla ilaç atığı üretiliyor ve bu atıkların büyük kısmı çöplüklere gidiyor. Buradan sızan atıklar yerel su kaynaklarını kirletiyor.
Yeni Yasalar
Yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde yeni yasalar, ilaç atıklarının su kaynaklarına ulaşmasını engelleyebilir, ancak bu yasaların eşit şekilde uygulanması şart. Bu yasalar, çevreye salınabilecek kirlilik miktarını kısıtlamayı ve şirketleri ürettikleri atıklardan sorumlu tutmayı amaçlıyor.
Şu anda, en azından federal düzeyde, ilaç şirketleri FDA tarafından düzenleniyor, ancak çevresel açıdan en faydalı adımları atmak zorunda değiller. Basitçe söylemek gerekirse, her yeni ilaç için çevresel bir değerlendirme başvurusu yapmaları gerekiyor, ancak bu, ilacın çevre için en iyi seçenek olduğu anlamına gelmiyor ve şirketlerin ilacı daha çevre dostu hale getirmek için herhangi bir şey yapması gerekmiyor.
Ancak bu yasaları yazmak zor bir süreç. İlaç şirketlerinin yararlanabileceği boşlukları önlemek için dikkatle formüle edilmeleri gerekiyor. Ayrıca, bu yasalar siyasi veya maddi çıkarlar yerine bilime dayanmalı.
Tüketici Eğitimi
Su kaynaklarındaki ilaç kirliliğinden yalnızca ilaç şirketleri sorumlu değil. FDA, 15 ilacın çöpe atılmak yerine tuvalete atılarak imha edilmesini öneriyor ve bu ilaçların birçoğu tehlikeli. Bu ilaçlar arasında demerol, fentanil ve metadon gibi opioid krizine neden olan maddeler bulunuyor.
Bu ilaçlar genellikle atık su arıtma sürecinde tamamen temizlenemiyor ve yerel su kaynaklarına karışarak buradaki hayvanları etkiliyor.
Tüketicilere reçeteli ilaçlarını doğru şekilde imha etme konusunda eğitim vermek, su kaynaklarındaki ilaç miktarını azaltmada büyük bir fark yaratabilir. FDA, bireyleri eski veya kullanılmayan ilaçlarını kanalizasyona atmaya teşvik etmek yerine, bu ilaçları kilit altında tutmalarını ve ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi’nin (DEA) yılda iki kez düzenlediği “Geri Alma Günü”nde, sağlık uzmanlarıyla iş birliği yaparak eski veya istenmeyen reçeteleri toplayıp uygun şekilde imha etmelerini teşvik etmeli.
Kısaca; İlaç kaynaklı su kirliliği sorunu bir gecede çözülebilecek bir mesele değil ve tek bir kişinin çözebileceği bir sorun da değil. Yeni yasalar, daha sıkı su arıtma düzenlemeleri ve yeni arıtma teknikleri, bu sorunu tersine çevirmek için yardımcı olabilir. Su kirliliği yalnızca kirlenen sudaki balıkları etkilemez; bu sudan içen herkesi ve her şeyi etkiler. Bu, küresel bir çaba gerektirir ve ilaç endüstrisindeki herkesin sorunu çözmek için birlikte çalışması gerekir.

Yorum yapmak için Giriş Yapmalısınız..